Kadıköy’de işçi sağlığı ve iş güvenliği eylemi: “Yeni bir işçi hareketi için start verilmeli”

 Kadıköy'deki İSİG eylemine mücadeleci emek örgütlerinden yaklaşık 100 kişi katıldı. İSİG sözcüsü Murat Çakır, pandemi döneminde ağırlaşan iş koşulları ve COVID-19'un bir işçi sınıfı hastalığına dönüşmesi karşısında sendikal merkezlerin sessiz kaldığını, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek "Yeni bir işçi hareketi için start verilmelidir" dedi. Çakır farklı alanlardan mücadeleci işçi örgütlerini bir araya getiren bu eylemin de bu yönde bir irade beyanı olduğunu söyledi.

Pandemi döneminde COVID kaynaklı ölümler başta olmak üzere iş cinayetlerini olağanlaştıran politikalara tepki gösteren emekçiler “Çarklar dönüyor, işçiler ölüyor”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “İşçilerin birliği sermayeye yenecek”, “Patronların kölesi olmayacağız”, Köle değil işçiyiz, birleşince güçlüyüz” sloganlarını attı.

                  


İSİG sözcüsü Murat Çakır, pandemi döneminde ağırlaşan iş koşulları ve COVID-19’un bir işçi sınıfı hastalığına dönüşmesi karşısında sendikal merkezlerin sessiz kaldığını, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek “Yeni bir işçi hareketi için start verilmelidir” dedi. Çakır farklı alanlardan mücadeleci işçi örgütlerini bir araya getiren bu eylemin de bu yönde bir irade beyanı olduğunu söyledi.

“Koca konfederasyonlar susarken, sağlıkçılar, inşaat işçileri ve enerji işçileri mücadele bayrağını yükseltti”

Çakır’ın konuşmasının ardından Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin söz alarak şunları kaydetti:

"7 aylık bir süreç yaşadık. Bu öyle bir süreç ki emekçilerin yaşamını içinden çıkılmaz bir hale getiren, onları kölece çalışmaya, üç kuruş sefalet ücretlerine mahkum eden bir çalışma düzeniyle karşı karşıya kaldık. Sabah otobüslerde koronavirüs tehdidiyle karşı karşıya, işyerlerinde, yemekhanelerde hiçbir tedbir alınmadan bir sürü arkadaşımız süreç içerisinde çalışmaya mecbur bırakıldı. Tam da böyle bir sürecin içerisinden geçerken ülkedeki kötü tablonun içerisinde elbette umudu yeşertenler de vardı. Koca koca konfederasyonların sustuğu, en ilericilerinin bile online açıklamalar yaptığı bir sürecin içerisinde bu ülkede Ankara’da İbni Sina Hastanesi’nde sağlık çalışanları sesini yükseltti. Güvenceli çalışma hakkı için İSKİ’deki işçi arkadaşlarımız iş bıraktılar. Şantiyede çalışan inşaat işçileri onlarca kez direniş yürüttüler ve mücadelenin bayrağını en yukarıya taşıdılar. Maden ocaklarında da yine aynı şekilde."

Devrimci Sağlık İş’ten Dr. Coşkun Canıvar da pandemi döneminde  işçi sınıfı hareketinin tekil örnekler dışında talepler açıklamanın ötesine geçemediğini, işyerlerinde salgınla mücadeleye odaklanan komiteler kurmak gerektiğini söyledi.

                       

Hangi savaşta bu kadar insan yitiriyoruz?

Daha sonra İnşaat İş örgütlenme sorumlusu Deniz Gider söz alarak İSİG’in Eylül ayı raporunu açıkladı. Gider, Eylül ayında en az 177 işçinin, 2020 yılının ilk 9 ayında ise en az 1493 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirtti. 177 işçiden 46’sının ölüm nedeni COVID-19.

“Çarklar dönsün” diyenlerin işçilere karşı adeta bir savaş yürüttüğünü söyleyen Gider, her yıl en az 2000 işçinin bu savaşta yaşamını yitirdiğine dikkat çekerek, “Başka hangi savaşta bu kadar insan yitiriyoruz” diye sordu.

Yeni bir işçi hareketi mayalanıyor

Eylemin ardından Sendika.Org’a konuşan İSİG Sözcüsü Murat Çakır, üretimin salgına özgü örgütlendiğini ifade ederek, kapalı devre çalışma, ücretsiz izin gibi uygulamalara dikkat çekti. Çakır şunları kaydetti:

Salgının yedinci ayındayız. Salgınla beraber, salgınla ilişkili ölümler artarken salgını sosyal güvence alanı dışına çıkardılar. Yüzlerce arkadaşımız işyerlerinde koronavirüse yakalanarak hayatını kaybetti. Diğer yandan iş cinayetleri de arttı. Önlem ve denetimsizlik de had safhaya vardı. Üretimi salgına özgü olarak örgütlüyorlar. Bunun örnekleri ücretsiz izin, kapalı devre çalışma sistemi, birçok şeyin yasaklanması. Biz bile bugün, Kadıköy’de basın açıklaması yapmak istediğimizde engellerle karşılaştık. Her türlü işçi örgütlenmesi yoğun bir baskı ile karşılaşıyor.

Klasik sendikal merkezlerin hep salgın sonrasına, işsizliğe, ekonomik krize dair betimlemeler yaptığını belirten Çakır, sözlerine şöyle devam etti:

Ama hiç kimse bugüne müdahale etmek istemiyor. Birçok arkadaşımız öldü ve ölmeye devam ediyor. Tespitlerimize göre, ölenlerin de üçte biri sağlıkçılardan oluşuyor. Ama işyerlerine, üretim alanlarına müdahale edilmiyor. Bizler elimizden geldiği kadar müdahale edeceğiz, işçilerin ölmemesi için, salgına karşı önlemler alınması için, güvencesiz çalıştırma uygulamalarına karşı mücadele etmek için. Temelde direniş ve dayanışmayı birlikte yürüteceğiz. Birçok işyerinde işçiler sendikalı örgütlü olmadan kendi temsilcilerini seçerek, taleplerini oluşturarak, özellikle market işçilerinde çok karşılaşıyoruz. Belli kazanımlara ulaşan arkadaşlarımız da var. Bizlere düşen tarihsel görev bu eğilimlere sahip çıkıp çoğaltmaktır. Ve bunlarla ülke çapına yayılan bir hat oluşturmak.



Yorumlar